“Tek Sağlık Yaklaşımında Antibiyotik Dirençliliği” Röportaj

/ 3 Aralık 2022 / / 1 Yorum

Antibiyotik direnci ve akılcı antibiyotik kullanımı konusunda toplumda ve sağlık çalışanlarında farkındalığı artırmak, iyi uygulamaları teşvik etmek amacıyla her yıl 18-24 Kasım tarihleri arasında “Dünya Antibiyotik Farkındalık Haftası” etkinlikleri düzenlenmektedir. Bu bağlamda, derneğimiz bilim komisyonu üyesi Prof.Dr. Banur Boynukara’nın Samsun Ondokuz Mayıs Üniversitesi Veteriner Fakültesi Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof.Dr. Arzu Fındık ile yaptığı röportajı sunuyoruz.

 

“Tek Sağlık Yaklaşımında Antibiyotik Dirençliliği” Röportaj

Kendinizi Kısaca Tanıtır Mısınız?

Ankara’da 17 Ağustos 1973 yılında doğdum. İlk ve ortaöğrenimimi Ankara’da tamamladım. 1995 yılında Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesinden birincilikle mezun oldum ve aynı yıl Ankara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Mikrobiyoloji Alanında doktora öğrenimime başladım. Doktora sürecinde TÜBİTAK Bilim Adamı Yetiştirme Grubu Yurt İçi Doktora Bursu (1996-2000) kazandım. 1999 yılında Kırıkkale Üniversitesi Veteriner Fakültesi Mikrobiyoloji Anabilim Dalında araştırma görevlisi oldum. 2000 yılında doktora öğrenimimi tamamladım. 2001 yılında Pendik Veteriner Kontrol ve Araştırma Enstitüsü Aerob Ünitesi Bölüm Başkanlığına atandım. Bu bölümde Buzağı Septisemi Aşısı ve Hiperimmun Serum üretimi, Salmonella abortus ovis aşısı ve Hemorajik Septisemi aşısı üretimi ile ilgili çalıştım. 2004 yılında Samsun Ondokuz Mayıs Üniversitesi Veteriner Fakültesi Mikrobiyoloji Anabilim Dalına Dr. Öğretim Üyesi olarak atandım. 2013 yılında doçent ve 2022 yılında aynı üniversitede profesör oldum. Çok sayıda bilimsel projenin yürütücülüğünü ve araştırmacılığını yaptım. Ulusal/uluslararası çok sayıda makalem, kongre ve sempozyumlarda sunduğum sözlü ve yazılı bildirilerim bulunmaktadır. Mikrobiyoloji Anabilim Dalında lisans ve lisansüstü dersler vermekteyim. Evli ve iki kız çocuk annesiyim.

Antimikrobiyal Direnç Nedir?

En basit anlatımla, herhangi bir mikroorganizmanın, onu ortadan kaldıracak antimikrobiyal tedaviye karşı direnmesi, varlığını sürdürmesidir. Yani, insanlar veya hayvanlar değil, bakteriler antibiyotiklere karşı direnç kazanır.

Antibiyotik Direnci Nasıl Ortaya Çıkar?

Antibiyotik direncinin ana nedeni yanlış antibiyotik kullanımıdır. Antibiyotik kullandığımızda bazı bakteriler ölür fakat dirençli bakteriler hayatta kalır ve hatta çoğalabilir. Antibiyotikleri ne kadar çok kullanırsak, bakterilerin onlara dirençli olma ihtimali de o kadar artar. Bu da gelecekte onlara ihtiyacımız olduğunda antibiyotiklerin işe yaramayacağı anlamına gelir. Antibiyotik kullanımını doğru ve bilinçli olarak uygularsak, antibiyotikler bakterileri öldürmede yeniden etkili olabilir.

Antimikrobiyal dirençli organizmalar insanlarda, hayvanlarda, yiyeceklerde, bitkilerde ve çevrede (suda, toprakta ve havada) bulunur. İnsandan insana veya hayvansal gıdalar da dahil olmak üzere çeşitli yollarla insanlar ve hayvanlar arasında yayılabilir.

Bazen, özellikle insan hekimliğinde, viral bir enfeksiyonu veya henüz teşhis edilmemiş bir vakayı tedavi etmek amacıyla antimikrobiyaller uygunsuz bir şekilde reçete edilebilir ki, bu durum antibiyotik direncinin gelişmesinde kritik öneme sahiptir.

Araştırmalar, tarımsal ürünlere ve yemlere çeşitli amaçlarla antibiyotik katılımının ilaç direncini desteklediğini ortaya koymaktadır. Keza, insan veya hayvan dışkısıyla kirlenmiş tarım alanlarında yetişen ve/veya sulanan bitkiler dirençli patojenleri aynı şekilde yayabilmektedir.

Antibiyotik Direncini Bir Problem Olarak Nasıl Tanımlarız?

Antibiyotik direnci, insanlar, hayvanlar ve çevresel faktörlerle bağlantılı küresel bir sağlık sorunudur. Modern tıbbın temelini oluşturan özel bir antimikrobiyal ilaç kategorisi olan antibiyotikler etkinliklerini kaybederlerse, önemli tıbbi prosedürleri (cerrahi prosedürler ve kemoterapi gibi bağışıklık sistemini baskılayan tedaviler) gerçekleştirmek çok tehlikeli /sıkıntılı hale gelebilir. Antimikrobiyal direnç (AMD), dünyada her yıl yaklaşık 700.000 kişinin ölümüne neden olmaktadır. Giderek artan bu probleme karşı acil bir önlem alınmadığı takdirde 2050 yılına kadar dünyada her yıl 10 milyon insanın ölümüne ve 100 trilyon ABD Doları ekonomik kayba neden olacağı tahmin edilmektedir.

Hayvanların bakteriyel kökenli hastalıkları tedavi edilemediğinde sağlık ve refahları üzerinde olumsuz bir etki olur. Antibiyotik direncine yönelik etkiler /sonuçlar, farklı hayvan türlerinin ne amaçla bakıldığına veya yetiştirildiğine bağlı olarak da değişir. Arkadaş hayvanlar veya pet hayvanlar genellikle ileri düzeyde bakım görür ve antibiyotik direnci, sahipleri için olumsuz sosyal ve ekonomik sonuçlara yol açabilir. Gıda üretimi için yetiştirilen hayvanlarda, büyümeyi desteklemek için antibiyotiklere gerek yoktur, ancak bulaşıcı hastalıklar ortaya çıktığında tedavi edilemezse, bu durum hastalık çıkan işletmelerin verimliliği ve ekonomisi üzerinde olumsuz etkiye sebep olur. Çünkü başta solunum ve sindirim kanalına yönelik bulaşıcı hastalıklar ve mastitis olmak üzere, çeşitli bakteriyel hastalıklar hayvanların acı çekmesine ve gıda üretiminde ekonomik ve refah kayıplarına neden olmaktadır.

Antibiyotik Direncinin Çözümüne Yönelik Yaklaşım Nasıl Olmalıdır?

İnsan-hayvan arayüzündeki antimikrobiyal dirençli mikroorganizmaların epidemiyolojisi; dirençli bakterilerin yanı sıra direnç genlerinin bulaşma yollarını ve çeşitli rezervuarlardaki (hayvanlar, insanlar ve çevre) antimikrobiyal selektif baskının etkisini içeren karmaşık ve büyük ölçüde öngörülemeyen sistemleri içerir. Tek Sağlık kavramı çatısı altında yer alan insan-hayvan-çevre arayüzündeki sağlık tehditlerini ele almak için çok disiplinli, çok sektörlü ve koordineli bir yaklaşım gerekmektedir. Tek Sağlık yaklaşımı, antimikrobiyallere dirençli patojenlerin zoonotik bulaşmasını ele alırken de gerekli ve önemlidir. Bu amaca yönelik izleme ve kontrol faaliyetlerine çiftçiler, veteriner hekimler, gıda güvenliği uzmanları, tıp doktorları ile çevre ve yaban hayatı uzmanları dahil olmak üzere çeşitli paydaşların dahil edilmesi gerekir.

Çözüme Yönelik Neler Yapılmalıdır?

Antimikrobiyallerin kullanıldığı tüm sektörlerde işbirliği yapan sağlam sürveyans sistemleri, politika değişikliği uygulamada kritik öneme sahiptir. Etkinliği ve ekonomik verimliliği arttırmak için müdahalelerin sürveyanstan elde edilen sağlam kanıtlarla tasarlanması gerekir. Kanıt toplama sürveyansı, veri analizi, müdahale tasarımı ve değerlendirmesine yönelik geniş bir Tek Sağlık yaklaşımına gidilmelidir.

Hayvan sağlığını ve tarımı iyileştirmenin ve gıda ürünlerini zenginleştirmenin alternatif ve daha organik yolları üzerine araştırmalar teşvik edilmelidir. Sıkı politika, yetkili birimler ve paydaşların katılımı ile ulusal düzeyde bir söyleme acilen ihtiyaç duyulmaktadır.

Akılcı antibiyotik kullanımı şarttır. Enfeksiyon hastalığının tedavisi veya önlenmesinde, klinik bulgular ve bireysel özellikler dikkate alınarak, en fazla etkiyi sağlayacak antibiyotikleri uygun endikasyon, uygun doz ve sürede, en uygun maliyetle kullanmak şeklinde tanımlanabilen akılcı antibiyotik kullanımı için başlıca çözüm önerileri;
1) Antimikrobiyal Yönetim Programları oluşturmak ve uygulamaya koymak,
2) Uygun olmayan antibiyotik kullanımının doz ve durumunu saptamak,
3) Uygun olmayan antibiyotik kullanımını azaltmak için kampanyalar oluşturmak,
4) Reçete ile kullanım,
5) Yeni antibiyotikler geliştirmek, şeklinde sıralanabilir.

Veteriner Hekimlikte akılcı antimikrobiyal kullanımı konusunda çözüm önerileri ortaya konulacağı zaman ilaveten; hayvan türü, yetiştiricilik yönü, üretim modeli, uygulama amacı (koruyucu, tedavi edici, büyümeyi teşvik edici), bireysel veya sürü bazındaki uygulamalar da dikkate alınmalıdır.

Sağlıkta AMD konusunda küresel bir eylem koalisyonu oluşturmadan, bunların hiçbirinin tek başına başarılı olamayacağı unutulmamalıdır. Gerçek eylem için G20 ve BM aracılığıyla küresel bir koalisyon kurulmalıdır.

Ülkemizde Antibiyotik Direnç Çözümüne Yönelik Neler Yapılmaktadır?

Ülkemizde kıyaslanabilir ve güvenilir direnç verilerinin toplanması amacıyla 2011 yılında UAMDSS (Ulusal Antimikrobiyal Direnç Sürveyans Sistemi) kurulmuştur ve Sağlık Bakanlığı Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü bünyesinde çalışmalarına devam etmektedir. Bu birim DSÖ Avrupa Ofisi tarafından yürütülen “Orta Asya ve Doğu Avrupa Antimikrobiyal Direnç Sürveyans Ağı (CAESAR)”na dahildir.

Veteriner Hekimlik Alanında AMD ile mücadele kapsamında, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığınca, “Veteriner Hekimlik Alanında Antimikrobiyal Direnç İzleme ve Kontrol Stratejileri Eylem Planı” hazırlanmıştır.

Sonuç olarak; Tek Sağlık konseptiyle, insan hekimleri, veteriner hekimler, diş hekimleri, eczacılar, hayvan yetiştiricileri, hayvansal gıda üreticileri, çevre mühendisleri, çevre bilimciler, ilaç üreticileri, dağıtıcıları, satıcıları vb. mesleklerin önemli rolü ve sorumlulukları bulunduğu göz önüne alınarak, ilgili tüm meslek grubu çalışanları ile kolektif mücadele programlarının oluşturulması zorunludur.

AMD oluşumu ve yayılmasını önleme planlarında, bu konu ile ilgili yürütülen bölgesel ve uluslararası ağlara katılım sağlanması, konu ile ilgili ulusal araştırma önceliklerinin belirlenmesi ve güçlü bir laboratuvar ağının kurulması ve çalıştırılması mutlaka yer almalıdır.

Avatar photo

Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi Veteriner Fakültesi Öğretim Üyesi. Derneğimizin bilim komisyonu ve Doğanın Sesi dergisi hakem kurulu üyesidir.

Yorum yaz

“Tek Sağlık Yaklaşımında Antibiyotik Dirençliliği” Röportaj (1 Yorum)

  1. Bilimden ayrılan kuzuyu kurt yer .Bu nedenle hekimler ve veteriner hekimler ziraat mühendisi ler toprak uzmanları birlikte çalışması toplumsal bir menfatir.
    Sayın banur hocama teşekkür ediyorum değerli bilgileri icin