2021 YILININ EN SEVİLEN AĞACI BELİRLENDİ

/ 5 Haziran 2021 / / yorumsuz

Derneğimizce ağaçları tanıtmak amacıyla 2020 yılında başlatılan bu yıl da siz doğa dostlarımızın katılımıyla devam eden Yılın En Sevilen Ağacı Yarışmamızda bu yıl sizlerin fotoğraflarıyla 7 ağacımız oylamaya katıldı. Oylamaya katılan 355 doğa dostunun elektronik oylarıyla 2021 Yılının En Sevilen Ağacı, fotoğrafını ve düşündürücü hikayesini bize Kırklareli’nden doğa dostu Mehmet Kaygısız’ın gönderdiği ve oyların 261’ini alarak açık ara farkla “Ağaçları kurtaran kahraman ağaç Macar Meşesi (Quercus frainetto)” oldu. Ağacımızı ve hikayesini tanıtan Mehmet Kaygısız’a teşekkür ediyor, ağacımızı aşağıda tanıtıyoruz. Yarışmaya katılan diğer ağaçlarımızı da aldıkları oy sırasıyla paylaşıyoruz. Derneğimizin 2022 yılı aday ağaçlarını belirlemesine katkı yapmak isterseniz bilgi@dosder.org.tr e-posta adresimize ağacınızın fotoğrafını, hikayesini ve bilgisini gönderebilirsiniz. Yılın Ağacı Facebook Grubumuza katılarak sosyal medyadan da paylaşım yapabilirsiniz.

1. Ağaçları kurtaran kahraman ağaç Macar Meşesi (Quercus frainetto)

Bu ağacımız düşündü ve sevindirici hikayesiyle bize Kırklareli’nden Mehmet Kaygısız tarafından gönderildi. İşte hikayesi: “Bu acı hikaye ‘üretim’ adı altında yaşam kaynağı ormanlarımızın odun edilmesiyle başladı. Bir zamanlar orman içindeyken gündüz vakti bile güneşi göremezken, adeta gölgeye hasret kaldı yurdumuzun pek çok yeri. 1960 yılında Kırklareli-Merkez’de ormanlar bugünkü anlamda işletmeye açılmış ki yüzlerce yıldır tarihe tanıklık eden, orman içindeki nice canlıya yaşam-beslenme-barınma, insanlara iklimleme ve oksijen alanları sağlayan, tarlalarda çalışan insanlar onlarca nesildir ırk, dil, din, mezhep farkı gözetmeden gölgelerinde dinlenirken, dallarında kurulan salıncaklarda bebelerin küçük ablalarının ninnileriyle huzur içinde uyuduğu can yoldaşlarımız hızla yok olup gitti. Bu anlayış ve bu hızla bir 60 yıl daha geçerse bırakın anıt ağacı gelecek kuşaklarımıza normal kalın ağaç bile gösterme şansımız olmayacak endişesiyle, ‘Istranca Tarzanı’ Göksal Çidem ile 2015 yılında anıt ağaç tespit ve tescil çalışmalarına başladığımızda Kırklareli’de sadece 1 adet tescilli meşe ağacı varken Istrancalar’ın 1/3’üne sahip komşu Bulgaristan’da 500′ lü rakamlardaydı. Bugün ise tüm zorluklara rağmen sadece Çağlayık köyünde tescilli 7, tescillenecek nice onlarcası var. Kahramanımızın hikayesine gelince: Ne acıdır ki; anıt ağaç tespit ve tescil çalışmalarımızda en büyük mücadeleyi ‘profesyonel ormancılara karşı verdik. Aldıkları öğretim gereği birinci amaçları ‘üretim’ olan bu meslek grubu mensuplarının çok büyük bir bölümü odun üretimi ve gençleştirme adına anıtsal değerlere sahip ağaçlarımızı tüketmekte beis görmezken, bizi de programlı işlerine engel görüyorlar. Ağaçlarımızın tescil başvurusunu yapmış, Bakanlık yetkilileriyle birlikte çalışmalarımızı sürdürürken ormancılar tarafından ağacımızın da kesilmek üzere damgalandığını fark ettim. Oysa kayıtlara göre o geçmişte geniş alanlar kaplayan Macar Meşesi ormanlarının geçmişten günümüze, günümüzden geleceğe köprü olacak son tarih tanıklarındandı. Hemen fotoğraflayarak durumu Göksal Çidem’e bildirdim. Allah yürü yâ kulum demiş, iyi olacak hastanın doktor ayağına gelmişti. Göksal bey Israncalar’ın öbür yakasını bünyesinde barındıran Bulgaristan’ın Burgas şehrinde çevre ile ilgili bir toplantıdadır ve aynı toplantıda OGM’den bir Daire Başkanı da vardır, durum derhal fotoğraflı olarak kendisine iletilir. Normal şartlarda haftalar sürecek yazışmalar, belki de sonuçsuz kalacak olan bir durum… Burgas-Ankara-Kırklareli hattında jet hızında yapılan telefon trafiği sonucunda 10 dakika sonra gelen müjdeli haber adeta lambadan çıkan cin misali dile benden ne dilersen der gibiydi. Körün istediği bir, Allah verdi bingöz. Sadece kahramanımız ve emsalleri değil, kesilmek üzere damgalanmış olan ancak kesilmemesini belirteceğimiz tüm ağaçlar kurtulacaktı ve kahramanımız sayesinde kendisiyle birlikte 40-50 ağaç kesilmekten kurtulmuştu. Kahramanımız şimdi kollarını açmış, göğsünü her türlü tehlikeye karşı siper etmiş, arkasındaki gençliği koruma çabasında ve adeta haykırıyor: Yangın görmemiş Istrancalar’da benim gibi kurtarılmayı bekleyen yüzlerce çağdaşım var. Haydi ‘birileri’ bizi odun etmeden feryadımıza kulak verin dercesine…”

2. Zeytin Ağacı (Olea europaea)

Bu güzel zeytin ağacımız da Muğla ili Datça ilçesi Karaincir mevkiinden fotoğrafı Serap Kantarlı’ya aittir. Zeytin ağaçları uzun ömürleriyle ve güzel görünümleriyle daima ilgi çekici olmayı başarıyorlar. Bu ağacımızın yaşı da tahminen 300 yıldan fazladır. Bulunduğu arazinin sit alanı olması ve tarihi kalıntılar da içermesi nedeniyle ağacımızın geçmiş yaşantılara tanıklık etmiş olması oldukça ilgi çekici.

3. 3000 yıllık Musa Ağacı (Platanus orientalis)

Hatay ilimizin Samandağ ilçesine bağlı Hıdırbey Mahallesi’nde bulunan Çınar Ağacımızın fotoğrafı Prof.Dr. Ünal Akkemik hocamıza ait. 3000 yaşında olduğu düşünülen görkemli çınar ağacımız, Hz. Musa tarafından dikildiğine inanıldığı için yöre halkı tarafından ‘Musa Ağacı’ olarak biliniyor. 7,5 metre gövde genişliği ve 17 metre boyuyla bölgenin simgesi haline gelen Musa Ağacı, doğal güzelliğiyle çok sayıda ziyaretçinin ilgisini çekiyor. Yöre halkı tarafından ağacın, Samandağ’da Hz. Musa’nın elindeki asayı toprağa sapladıktan sonra asanın yeşerip fidana dönüşmesi sonucu ortaya çıktığına inanılıyor. Halk arasında Ab-ı Hayat suyundan can bulan fidanın binlerce yılda gelişerek bugünkü halini aldığı düşünülüyor.

4. Doğanın doktoru Keçiboynuzu (Ceratonia siliqua)

Muğla’nın Datça ilçesinde Gebekum mevkiinde bir lokantanın bahçesini süsleyen bu güzel Keçiboynuzu ağacımızın fotoğrafı Halil Zeybek tarafından çekildi. Akdeniz maki ekosistemlerinin tipik temsilcisi olan keçiboynuzu ağacımız köklerinden meyvesine kadar doğanın doktoru gibidir. Akdeniz ve Ege bölgesinde kuru tarım yapılan alanlarda badem, zeytin ve incir gibi bitkilerin azot ihtiyaçlarını karşılayan tek ağaç türüdür. Kumul alanlarda besin elementlerince zayıf toprağı azotça destekleyen bu muhteşem ağacın meyveleri de mutluluk hormonu olan serotonin içermekte ve yerli çikolata olarak kabul edilmektedir. Doğal şartlarda dahi ağırlığı değişmediği için her biri 0.2 gr olan ve bugün 1 karata karşılık gelen keçiboynuzu çekirdekleri geçmişte yakut, elmas ve zümrüt gibi kıymetli takıların alım satımında ağırlık ölçüsü olarak da kullanılmıştır.

5. Ataların ruhlarına ev sahipliği yapan Karaçam (Pinus nigra) 

Ankara ili Kızılcahamam ilçesi Belpınarı (İybeler) köyünde mezarlıkta bulunan ağacımız yarışmamıza Ufuk Bilgin tarafından gönderildi. Ufuk Bilgin’in ağacımızla ilgili açılaması şöyle: “Köyümün ve komşu köylerin ahalisi ormanlardaki ağaçların içinde ruhani varlıklar olduğuna inanır. Bu inanç eskiden Orta Asya’da, Avrupa’da kurulan Türk medeniyetlerinin örf adetlerinden intikal eden köklü bir inanıştır. Köylere yakın bölgede Işık Dağı eteklerindeki bir jeosit gölü olan Karagöl’de ve yaylalarımızdaki ağaçlarda bu ataların ruhlarının yaşamakta olduğuna inanılır. İnançları gereği buradan odun, dal, çalı, çırpı alanın yedi ceddinin iki yakasının bir araya gelmediği, sonu ölümle biten felaketlere, musibetlere, hadiselere sebebiyet verdiği bilinir. İslam inancına göre de dünyada ve ahirette Allah’ın gazabına uğradığına inanılır. Yakınlarda da saygın olan Erenlerin yatmakta olduğuna ve tek tek bu ağaçların erenlerce sahipli olduğuna inanılır. Ayrıca Kızılcahamam’da bir parkta bulunan “şehitler ağacı” anıtında da ağaç ve şehitlerin beraber tasvir edilmesinin bu inancın etkisi olduğu düşünülür. İşte köy yakınında mezarlıkta bulunan, atalarının mezarlarına ev sahipliği yapan bu Karaçam ağacı da yüzyılı aşkın bir zamandır kutsal olarak bilinir saygı gösterilir. Yağmur duaları burada yapılır.”

6. Karadut Ağacı (Morus nigra)

Bu ilginç gövdesi ve dallarıyla yarışmamıza dahil ettiğimiz Karadut ağacımızın fotoğrafı Prof.Dr. Sadık Erik hocamız tarafından çekilmiştir. Ankara ili, Ayaş ilçesinde Küçükler köyü yayınlarında bulanan bu yaşlı ve görkemli karadut ağacının 150-200 yaşında olduğu tahmin edilmekte, dalları desteklenmiş ve hala meyve vermeye devam etmektedir.

7. Türk Fındığı (Corylus colurna)

Yarışmamıza Batı Karadeniz Ormancılık Araştırma Müdürlüğümüz ile yaptığımız görüşmeler sonucunda dahil ettiğimiz Türk Fındığımızın fotoğrafı Mustafa Arslan tarafından çekilmiştir. Bolu’da Kale ilçesinde bulunan ağacımız 570 yaşındadır ve 2008 yılında Anıt Ağaç olarak tescil edilmiştir. Türk fındığı dünya literatürlerinde ‘Turkish Filbert’ veya ‘Turkish Hazelnut’ adıyla bilinmektedir. Orman ekosisteminde çiçek açan ve meyve veren bitkiler tozlaştırıcılar ve orman canlılarının beslenmesi için çok önemlidir. Karadeniz’de tarımı yapılan fındık türümüzün yanında bu doğal orman ağacı olan fındığımızın peyzaj değeri de çok kıymetlidir. Uygun iklimlerde park ve bahçelere dikilmelidir.

 

 

Etiketler

Yorum yaz