ANTİK ÇAĞ DATÇA’SINDA İŞ KUR 2

/ 21 Haziran 2024 / / yorumsuz

Bir önceki zaman yolculuğumuzda 2400 yıl öncesi Burgaz Antik Kenti’ne uğrayıp iş aramıştık. İş bulmuştuk ama iş yerinin sahibi Artemis yengenin verdiği işler ağır işlerdi. Bugün de Knidos Antik Kenti’nde iş aramaya gidelim belki bize uygun kazancı güzel, hafif bir iş bulunur. Hadi atlayın bakalım zaman otobüsümüze, şansımızı Knidos’ta deneyelim.

ANTİK ÇAĞ DATÇA’SINDA İŞ KUR 2

Galiba, bu sefer Knidosluların karışık bir dönemine denk geldik. Birçoğu bavullarını hazırlamış teknelere biniyorlar. Bir soralım bakalım ne bu acele nereye gidiyorlar. Acaba ne kaçırdık, yeni bir festival mi yoksa eğlence mi var? Gidenlerin yüzlerinden düşen bin parça, bu gidiş hiç hayırlı bir gidişe benzemiyor. Ne olduğunu sormadan öğrenemeyiz. Liman caddesinden sağa yukarı doğru kıvrılırken orada tanıdığım bir terzi var, ona soralım durumu. Kendisi çok dürüst bir esnaftır. Dükkanı da Stoa’ nın(alışveriş merkezinin) sonuna doğru bir noktada yer alır. Dürüstlüğünü nereden biliyorum derseniz; kumaşlarını dükkanın içinde değil de dükkanın dışında dükkan duvarının üzerine kazıdığı bir metre üzerinde müşterilerin ve diğer insanların gözü önünde ölçerek keser. Günlük hayatına da bu dürüstlüğü yansıtır. Bize bu göç ile ilgili en güzel bilgiyi verse verse o verir. Terzi amcanın ismi Herodot’tur.

“Herodot amcam benim, nasılsın? İşler nasıl gidiyor? Knidos’a gelmişken sana da uğrayalım bir kekik çayını içelim’’ dedik. Müsait misin, herkeste olduğu gibi sende de bir telaş var, nedir bu endişe, bu acele. Herkes gemilere binip nereye gidiyor? Sen de toplamışsın eşyalarını, sen nereye gidiyorsun? Hele otur bir soluklan az, biz de toplanmanda sana yardım ederiz. Hele bir sorularımıza cevap ver.”

“Evladım, bu acelemiz Perslerden dolayıdır. Pers satraplarının (valilerinin) aldığı vergiler belimizi büktü. Kent olarak her yıl 300 kg altından fazla vergi veriyoruz, buna can mı dayanır. Satraplara isyan edelim desek biz tüccar bir kentiz, nasıl savaşılacağını pek bilmeyiz. Savaşırsak da kent ticareti sekteye uğrar, zarar ederiz. Savaş halindeki bir kenti de ziyaret edenlerin sayısı azalır. Biz de iki gün önce Knidos Kenti’nin vatandaşları olarak 15 bin kişilik büyük tiyatronun orada oturduk ve ne yapmamız gerektiği ile ilgili demokratik bir karar aldık. Nüfusumuzun yarısından çoğunu İtalya Sicilya Adası’na göndereceğiz. Rodosluların bir kısmı da bize katılma kararı aldı, onlar da bizimkilere kendi gemileri ile eşlik edecekler. Pentathlos bu gruplarımıza liderlik edecek. Bir kısmımız da Knidos’da kalacak.”

“Herodot amcam, biz de yanlış zamanda gelmişiz. Biz sizden iş isteyecektik. Eşe dosta soruver bize uygun bir iş varsa işe başlayalım, biraz deneyim edinip ekmek parası kazanalım. Ne tür işler var buralarda, deyiver hele.’’

“Dağlarımızı üzüm yetiştirmek için terasladık. Dağ teraslarımızda üzüm çiftlikleri var. Üzüm çiftliklerinde şıra, pekmez, sirke, sirkeden yapılan turşu türleri ve üzüm bağlarımızdan şarap üretimleri var. Üzüm tarımının yanında keçi boynuzu yetiştirilir, zeytin yetiştirilir, armut, sarı elma, fıstık çamı yetiştirilir. Meyve ağaçlarının yanında sebze yetiştiriciliği de var. Knidos soğanımız meşhurdur. Ayrıca bu çiftliklerde hayvancılık yapılır. Hayvanlardan elde edilen gübreleri, bağlarda bitkiler ve ağaçların kaliteli meyve vermesi için kullanırlar. Hayvanlardan bahsetmişken balıkçılık ve arıcılığımızı da unutmamak gerekir. Arıcılarımızın çiçek balı meşhurdur, balımızın tatlı bir kokusu vardır. Bal kabının kapağı açıldığında evin içini kısa bir süreliğine çiçek kokuları doldurur. Çiçek balının yanında arı ekmeği dediğimiz arı polenlerimiz de çok beğenilir. Arı kovanlarını yapmak için sepetler öreriz. Sepetleri de kargılardan yaparız. Eli yatkın olanlarınız varsa sepetçilik de güzel mesleklerdendir. Benim iş yerimin bitişiğinde sırası ile sandaletçi, demir atölyesi ve oyuncakçı var. Zanaate eli yatkınlar bizim stoadaki dükkanlarda çalışabilirler. Eli yatkın olmayanları ise belediye binamıza göndeririz. Orada beden işçisi olarak çalışırlar. Beden işçileri ne yapar derseniz, anlatayım efendim. İlk olarak su depolarımızın bakımı ile ilgilenirler. Suyun kente getirilmesini sağlayan su kemerlerimiz mevcut. Su kemerlerinin içerisinde üst yarısı olmayan amphoralarımız (su testilerimiz) var. Su akarken suyun içerisindeki kum, taş ve benzeri istenmeyen tanecikler bu amphoraların içlerine çökelirler. İşçilerimiz ayda bir amphoraların içlerini temizler ve su yollarında kırık çatlak varsa onları tamir ederler. Su yollarına yakın ulaşım yollarımız vardır. O yolların etrafının temizliği yapılır. Boş zamanları kalırsa limanlarımızdaki gemilerimize, hazırladığımız siparişleri yüklerler. Gemi personellerimiz için hazırladığımız 6 aylık gıda, giyecek, içecek malzemelerini de yüklerler. Bizim buralarda bir meslek daha var ama her insan bu mesleği yapamaz, zeka gerektiren bir meslektir. Sabır ister, duruş ister, bilgiyi sevmek ister. Getirisi azdır ama itibarı çoktur. Filozofluktur. Biz hem kendimizi hem çocuklarımızı onlara teslim ederiz. Her yaştan kişiye bir şeyler öğretebilirler, her yaşa hitap edebilirler. Filozoflar benim dükkana çok uğrarlar. Hep stoamız etrafında dolaşıp bu muhitte takıldıkları için biz onlara stoacılar ismini verdik. Özgür ruhludurlar ceplerinde metelik olmasa dahi kimseye eyvallahları yoktur. ‘Etme cahil ile muhabbet can incitir, alim ile et muhabbet mercan incidir.’ sözünün merkez noktasıdır stoalarımız.”

“Herodot amcam, bu dediklerini biz bir düşünelim, hangisi aklımıza yatarsa o işe gireriz. Ben üzüm işini sevdim, Ufuk bal, Gül’de çam fıstığı işine atılır gibime geliyor çünkü getirisi yüksek. Belediyecilik, Neşet’in çocukluk hayalidir. Aras’ın bileği güçlü o da demirciliği kıvırır gibime geliyor. Diğerlerini sonradan bildireceğim sana. Hadi sağlıcak ile kal. Biz de hava kararmadan gidelim evlerimize.”

Kaynakça:
‘’Diodoros Sikulus, Library 1-7, 5.9.1.’’, ’’Kalimakhos, Hymn VI. To Demeter’’, ‘’Theophrastus, Enquiry İnto Plants 4.2.4., 4.7.9.’’, ”Aristotelian Corpus, On Marvelous Things Heard 27.16. ”, ‘’Athenian Tribute Lists’’

Avatar photo

Ege Üniversitesi Klasik Arkeoloji Bölümü ve Ege Üniversitesi Eser Koruma Restorasyon Bölümlerinden mezun olan Okan Özalp, halen Datça'da Arkeolog olarak görev yapmaktadır.

Yorum yaz