ANTİK DÖNEMDE MÜHENDİSLİK

/ 4 Şubat 2025 / / yorumsuz
ANTİK DÖNEMDE MÜHENDİSLİK

Zaman otobüsümüzün kapıları açılıyor! Bugünkü yolculuğumuzda, insanlık tarihinin en heyecan verici serüvenlerinden birine, teknolojik gelişimin izini sürmeye çıkıyoruz. Rotamız, antik dönemin büyülü dünyası ve mühendisliğin doğuşu.

İlk durağımız, günümüzden altı yüz bin yıl öncesi olacak. Afrika’da, insanlığın ataları Hominitler, taştan ilk araç gereçlerini üretiyorlar. Bu, mühendisliğin ilk kıvılcımı! Üç yüz elli bin yıl önce, Çin’de ateş keşfediliyor. Ateş, sadece ısınmak için değil, aynı zamanda yemek pişirmek ve vahşi hayvanlardan korunmak için de kullanılıyor. İnsanlık, doğanın gücünü yavaş yavaş kontrol altına almaya başlıyor.

On altı bin yıl önce, en erken mağara resimleriyle karşılaşıyoruz. Mağara resimlerinin olduğu dönemde İklim değişimleri nedeniyle büyük göçler yaşanıyor ve bu mağara resimlerinin benzerleri Dünyanın farklı noktalarında yer alıyor. Bu, bilginin yayılmasının ilk örneklerinden biridir diyebiliriz.

Altı bin yıl önce, sümerli mühendisler tekerleği keşfediyorlar! Bu, ulaşım ve ticarette devrim yaratıyor. Aynı dönemde yazı da icat ediliyor. Kil tabletler üzerine yazılan yazılar, bilgi birikiminin ve aktarımının önünü açıyor. Ardından, hayvan derileri ve papirüsler gibi daha kullanışlı yazı materyalleri geliştiriliyor. Başlangıçta kil tabletler Mezopotamya sarayları ve Mezopotamya tapınaklarına giren ürünlerin envanterini tutmak için kullanıldı. Sonrasında sayısal veriler harflere evrildi ve edebiyat doğdu. Yazının icadıyla birlikte, ticari ürünlerin kayıtları tutulmaya başlanıyor ve ticaret hızlanıyor. Deniz yoluyla yapılan ticareti kolaylaştırmak için akabinde yelken icat ediliyor. Bu yelkenli gemiler ile tarım ürünleri pazarlanıyor, tarım ürünlerinin verimliliğini artırmak için sulama sistemleri geliştiriliyor. Pulluk, saban, kaldıraç sistemi ve Arşimet Vidası gelişimlerden bazılarıdır. Kaldıraç sistemi ve Arşimet Vidası kullanılarak kuyulardan sular çekiliyor.

Ticaret sadece tarım ürünleriyle sınırlı kalmıyor; metal ve cam endüstrisinden elde edilen ürünler de ticarete konu oluyor. Metal ve camı eritmek için körük keşfediliyor. Sürgülü (toplu) kantar Mısır’da keşfedilerek ticaretteki güven sorunlarını çözüme kavuşturuyor. İlk yuvarlak para(sikke) basılıyor. Sikke, taşıma ve saklama kolaylığı sağlıyor.

Ticaret yolları sadece denizle sınırlı kalmıyor; kara yollarının gelişimi için Romalılar yol mühendisliğini geliştiriyorlar. “Her yol Roma’ya çıkar” sözü, o günlerden bugüne kadar dilimizde yer ediyor. Romalılar, su değirmeni sistemini geliştirerek buğdaylarını kolayca una çeviriyorlar. İran’da yel değirmeni keşfediliyor. Sadece buğday öğütülmüyor; üzümlerin suyunu çıkarmak için vidalı pres (cendere) icat ediliyor.

Ticaret yollarının gelişimi ve sıcak para akışları, çıkar çatışmalarına ve savaşlara neden oluyor. Savaş teknolojisi çerçevesinde burmalı top (mancınık) keşfediliyor. Deniz savaşlarında kullanılmak üzere Bizans Ateşi ismi verilen ateşli silah benzeri aletler icat ediliyor.

Ticari kentleri ziyaret edenlerin ihtiyaçlarının giderilmesi için agoralar, hamamlar inşa ediliyor. Romalılar, hamamlarını ısıtabilmek için döşeme altı ısıtma sistemlerini geliştiriyor. Ticaret sayesinde artan gelirler, mimari yapıların gelişimine katkı sağlıyor; büyük kubbeli görkemli yapılar inşa edilmeye başlanıyor. Çinliler, hareketli harflerle basım (matbaa) icat ediyorlar.

Ticaret savaşları hız kesmeden devam ediyor. Güçsüz ülkeler yeni ticari yollar arayışına giriyorlar. Avrupa, pusulayı geliştiriyor. Çinliler, savaşlarda üstünlük elde etmek için barut dolgulu demir bombalar yapıyorlar. Dokuma sanayi gelişiyor, dokuma ürün hızını arttırmak için pedallı dokuma tezgahları tasarlanıyor. Var olan üretimlerin hızını artırmak için teknolojik gelişmeler sürüyor. Hızlanan ticaret gelir artışını artırıyor, bu gelir artışı da barutlu topların geliştirilmesine katkı sağlıyor.

Ve nihayet, buharlı makinelerin icadı. Bu icat, Sanayi Devrimi’nin parlayan yıldızı oluyor. Buhar makineleri, motor üretimi ve elektrik üretimine öncülük ediyor. Bu iki buluş, günümüz teknolojilerinin oluşmasında temel dayanağı görevi görüyor.

Antik dönemin mühendislik dehasıyla başlayan bu yolculuk, insanlığın teknolojiyle olan bitmek bilmeyen dansının sadece ilk adımlarıydı. Gelecek duraklarımızda, bu dansın nasıl devam ettiğini ve bizi nerelere götürdüğünü hep birlikte göreceğiz. Son durağımıza gelmiş bulunuyoruz. Her yolculuk bir sonraki yolculuğumuz için bir adım niteliğindedir.

Kaynakça: 
Zeki Tez, Doğa Karşısında Pratik ve Teknik Uğraşı, T.C Kültür Bakanlığı Bilim Dizisi/8, 1995.

 

Avatar photo

Ege Üniversitesi Klasik Arkeoloji Bölümü ve Ege Üniversitesi Eser Koruma Restorasyon Bölümlerinden mezun olan Okan Özalp, halen Datça'da Arkeolog olarak görev yapmaktadır.

Yorum yaz