DOĞANIN DEĞERİNİ ANLAMAK
Fotoğraf: Çadır Dağı, Van © Ahmet KARATAŞ
Doğa para olarak değer biçilemeyecek kadar kıymetlidir. Yeryüzünde doğal kaynaklar hızla tüketildikçe bu kaynakların sınırsız olmadığı gerçeği karşısında doğa bilimciler ve ekonomistler doğanın sunduğu hizmetleri (doğanın faydalarını) kıymetlendirmek (parasal bir değer vermek) amacıyla birçok çalışma yapmaktadır.
Sürdürülebilir kalkınma modelleri ve stratejilerine ışık tutmak amacıyla geliştirilen yeni yaklaşımlar doğanın sağladığı ürünleri ve hizmetleri sınıflandırarak bunların ekonomik olarak değerinin belirlenmesi ve doğayı korumanın sağlayacağı faydaları hesaplamaya çalışmaktadır.
Doğa keşfedilmiş ve henüz keşfedilmemiş sayısız süreç ve döngüyü içinde barındıran çok büyük bir laboratuvar ve fabrikadır. Atmosferi canlılar için yaşanabilir tutan, iklimleri düzenleyen, tatlı su kaynaklarını, denizleri, toprağı oluşturan, enerjiyi canlılar arasında transfer eden, hastalıkları önleyen her biri birbirine bağlı sayısız ekolojik döngü yeryüzünü bizden önceki nesiller, bizler ve eğer korumayı başarabilirsek bizden sonraki nesiller için de yaşanabilir kılmaktadır.
Dağların zirvelerinde kar ve buz olarak milyonlarca metreküp su depolanır, havaların ısınmasıyla birlikte ormanların sıkıca tuttuğu topraklardan süzülerek minerallerce zenginleşir, tarım alanlarını sulayacak ve içme suyu elde edilecek nehirleri ve gölleri besler. Böyle bir su depolama, düzenleme, süzme ve zenginleştirme sisteminin maliyeti nedir?
Üreten, ayrıştıran, sentezleyen, koruyan toprağın entegre tesisinde besinler üretilir, salgın hastalıklar önlenir, su kaynakları korunur ve iklim düzenlenir. Biyolojik, kültürel ve doğal bütün zenginlikler toprakta şekillenir. Toprağın değerini sadece üzerinde inşa ettiklerimizle veya alabildiğimiz ürünlerle tespit edebilir miyiz?
Yarasaların mağaralarından her gece çıkıp havadan topladığı, uğur böceklerinin bitkilerin üzerinde yedikleri, kurbağaların sularda larvalarını tükettikleri böcekleri kaç ton kimyasal ilaç harcayarak kontrol altında tutabiliriz? Çiçekleri meyveye, tohuma dönüştüren tozlaşma mekanizmasının arılar olmadan maliyeti ne olurdu? Ormanın tohumlarını taşıyan kuşlar, sincaplar olmadan, yaprakların üzerine düşen tohumları sürerek toprağa karıştıran domuzlar olmadan bir ormanı gençleştirmenin bedeli nedir? Böcekleri kontrol atında tutabilen, tohumların yayılmasını sağlayan, ormanı sürüp gençleştirebilen milyarlarca işçinin maliyetini hesaplayabilir miyiz?
İlhamını doğadan aldığımız her sanat eserinin, hammaddesini doğadan aldığımız her ilacın, teknolojik ve bilimsel ilerlemeye model olan her biyolojik ve ekolojik sürecin patentini doğaya ödemek zorunda olsaydık bunun değerini ne ile ölçebilirdik?
Yeryüzü bütün insanlığın ortak ve değeri hesaplanamayacak kadar kıymetli ama sınırsız olmayan doğal sermayesidir. Doğal sermayemizi eşit, adil ve gelecek kuşakları gözeterek kullanmak, akılcı ve bilinçli yönetmek zorundayız. Aksi halde çevresel felaketlerin karşısında sermayeyi tüketerek elde ettiğimiz ne varsa harcasak geri dönüşü olmayan bir yıkıma sürüklenebiliriz. Nitekim bugün yüz yüze kaldığımız yerel ve küresel ölçekteki bütün çevre sorunları bu yaklaşımlarımızın eseridir.
Dünyamız bugüne kadar keşfedilen tek yaşayan gezegendir. Yaşayan bir gezegen olarak kalmasının değerine ise paha biçilemez.
Doğa ve Sürdürülebilirlik Derneği kurucusu ve yönetim kurulu başkanıdır. 1994 yılında Çevre Bakanlığında Biyolog olarak göreve başladı. Meslek kariyeri boyunca çevre yönetimi ve doğa koruma konularında hem mesleğinde hem de gönüllü olarak çok sayıda proje, yayın ve kampanya çalışmalarına katıldı. 1999-2017 yılları arasında Türkiye Tabiatını Koruma Derneğinde gönüllü olarak aktif görevlerde bulundu, 2009-2017 tarihleri arasında Genel Başkan Yardımcılığı, aynı zamanda 2010-2018 yılları arasında Tabiat ve İnsan dergisi sorumlu yazı işleri müdürlüğü yaptı. Çevre ve Şehircilik Bakanlığında Su ve Toprak Kirliliği İzleme Şube Müdürlüğü görevinden Nisan 2023'de emekliye ayrıldı.
Yorum yaz