Covid-19 ve Maymun Çiçeği Virus Hastalığı Aşılar ve Güncel Gelişmelere Dair Röportaj

/ 25 Ağustos 2022 / / 2 Yorum

Derneğimizin Bilim Danışmanı Prof.Dr. Banur BOYNUKARA hocamızın Selçuk Üniversitesi, Aşı Geliştirme, Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Prof. Dr. Osman ERGANİŞ ile gerçekleştirdiği röportajını okuyucularımızın ilgisine sunuyoruz. 

Covid-19 ve Maymun Çiçeği Virus Hastalığı Aşılar ve Güncel Gelişmelere Dair Röportaj

Kendinizi kısaca tanıtır mısınız?

Adana/Kozan’da 1960 yılında doğmuşum. Fırat Üniversitesi Veteriner Fakültesinden 1982 yılında mezun oldum. Bir süre serbest Veteriner Hekim olarak kendi kliniğimde çalıştıktan sonra yedek subay olarak askerlik görevimi tamamladım. Ankara Üniversitesi’nde başladığım doktoramı (1984), Selçuk Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Mikrobiyoloji (Vet) Anabilim Dalında 1987 yılında tamamladım. Hayvan sağlığına yönelik olarak, enfeksiyon tanısı, koruyucu hekimlik, aşı geliştirme, bağışıklık ve epidemiyoloji konularında çalışmalara ağırlık verdim. UAK’dan Doçent Diplomasını 1990 yılında aldım. 1984 yılından beri görev yaptığım, S.Ü. Veteriner Fakültesi Mikrobiyoloji ABD’na 1996 yılında Profesör olarak atandım. “Korunma Tedaviden Daha İyidir” ilkesi ile Aşı Geliştirme üzerine yoğunlaşarak ve Doktora öğrencilerime de genellikle aşı üzerine tez konuları vererek bilimsel hayatımı sürdürüyorum. Türk Patent Enstitüsü’nden, Aşı üzerine (Paratübeküloz ve Bovine Ephemeral Fever) 2 patent aldım. 1993 yılında İmmünoloji ile Veteriner Epidemiyoloji konularında kitap yayınladım. Daha sonraları Sağlık Eğitim Enstitüsü ile Diş Hekimliği Fakültesi öğrencileri için Oral Mikrobiyoloji & İmmünoloji ile Pratik Bakteriyoloji kitaplarını hazırladım. 40’tan fazla ülkede bilimsel kongrelere katıldım. Doktora sonrası (1988) Giessen Justus-Liebig Üniversitesi Veteriner Fakültesi Bakteriyoloji ve İmmunoloji Enstitüsünde 6 ay araştırmacı olarak bulundum. Kazakistan Ulusal Tarım Üniversitesi-Selçuk Üniversitesi işbirliği ile bütçesi Kazakistan Tarım Bakanlığı tarafından desteklenen “Atlar için Rhodococcus equi Aşısı Hazırlanması” konusundaki bir proje (2021-2024) devam etmektedir. Tarım Bakanlığı Hayvan Sağlığı Danışma Kurul üyeliği (1996-2002), Zoonoz Milli Komite Üyeliği (1998-2000), TÜBİTAK, TOVAG Danışma Kurulu (2005-2008), SBAG Aşı Danışma Kurulu (2011-2013) ve TEYDEB-BIOTEG (2020-2021) Danışma Kurulunda görev yaptım. S.Ü. Sağlık Bilimleri Enstitüsü Müdürlüğü (1996-1998) yaptım.

2001 yılından beri, Ülkemizin Hayvan Aşıları üretimi konusundaki ilk özel sektörü olan VETAL Hayvan Sağlığı Ürünleri A.Ş. (Adıyaman)‘nin Teknik Danışmanlığını yapmaktayım. 2000 yılından bu yana, Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğünün Hayvancılık İşletmelerinin “sürü sağlığı koruma” programının resmi-gayri resmi danışmanlığını yapmaktayım. Şimdiye kadar, Tarım Bakanlığından ruhsatlı (Genç ve Ergin Brucella abortus S-19 ve B. melitensis Rev-1 aşıları ile Konjuktival Brusellosis Aşıları, Şarbon aşısı, Kombine Klostridial Aşı, İnaktif Mycolasma agalactiae aşısı, Kombine Pasteurella+Mannhaeimiae aşısı, Pentavalan Şap Aşısı, vb) veya ruhsatsız -otovaksin- özel aşı statüsünde (BEFVAC, REQUIVAC IMS vb) birçok aşı geliştirilmesine / hazırlanmasına / üretilmesine / ruhsat dosyasına katkıda bulundum. Halen Türkiye’de faaliyet gösteren 3 Veteriner aşı firmasında da doğrudan/dolaylı doktora tez danışmanlıklarını yaptığım araştırıcılar, danışman veya çalışan olarak görev yapmaktadırlar. Tamamlanan ve devam eden projelerle; aşı geliştirme-üretme konusunda ülkemize genç bilim insanlarının yetiştirilmesine hizmet etmeye çalışıyorum. Halen S.Ü. Veteriner Fakültesi Mikrobiyoloji ABD Başkanı ve S.Ü. Prof. Dr. Osman ERGANİŞ Aşı Geliştirme Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü olarak görev yapmaktayım. Evliyim ve eşim emekli öğretmendir. İki çocuk babasıyım.

Ülkemizde birçok ekip gibi sizde SARS-CoV-2 virüsünün sebep olduğu COVID-19 aşısı geliştirme konusunda çalışıyorsunuz. Geldiğiniz aşama hakkında bilgi verir misiniz? Çalışmalara başladığınızdan bu yana başınızdan geçenleri/yaşadıklarınızı bize anlatır mısınız? Tekrar başa dönme şansınız olsa neleri yapar, neleri yapmazdınız?

Yıllardır hayvanları korumak, dolaysıyla insanları korumak için Brusellozis, Şarbon, Paratüberküloz, Trikofitozis, Kolsotridial hastalıklar, Mastitis, Pnömoniler, vb hastalıklara karşı aşılar üzerinde çalıştığımızdan olacak, pandemi ilan edilmeden 40 gün evvel Sanayi ve Teknoloji Bakanlığından arandım ve ertesi gün (30 Ocak 2020) aşı konusunda bir toplantıya çağrıldım. Bakan Mustafa Varank beyin başkanlığında ve TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr Hasan Mandal hocamızın da bulunduğu bir ortamda bir çok kurumdan davetli araştırıcıya, Bakan beyin “Çin’de“ görülen ve hızla yayılan yeni SARS virüsü hastalığı için (sonradan virüs SARS-CoV-2 virus ve hastalık adı ise COVID-19 olarak adlandırıldı) ülke olarak neler yapılabileceği (değişik sektörler olarak ne gibi ürünler üretilerek…) gündeme getirildi ve aşı geliştirilip geliştirilemeyeceği katılan hocalara tek tek soruldu. Sıra bana gelince “Aşı Geliştirebileceğimizi ancak İnsan aşı tesisimizin olmadığını, bu yüzden de ülkemizde bulunan ve dünya standartlarında GMP’li Veteriner Aşı Fabrikalarının şimdiden hazırlanması gerektiğini belirttiğimde Bakan beyin “Vetal A.Ş. mi?” demesi, Sanayi Bakanının Vetal A.Ş. yi ve diğer kurumlar konusunda hazırlıklı olduğunu göstermesi bana ülke olarak büyük ümitler verdi (https://www.dailymotion.com/video/x80y596). Daha sonra (18 Mart 2020) TÜBİTAK Başkanlığı Vetal A.Ş. Genel Müdürü ile Ankara’ya davet ettiler. Geçmişte aşı çalışan ve çalışabilecek bir çok akademisyenin davet edildiğini öğrendiğim bu görüşmede; Tarım Bakanlığının talebi ile hazırladığımız ve değerlendirmeleri geçtiği halde bütçe kısıtları sebebiyle 2 senedir başlayamadığımız “Kombine Sığır Coronanavirus+Rotavirus+E.coli aşısı” projemiz hakkındaki kısa bir görüşmeden sonra “SARS-CoronaVirusu-2 virusu için aşı geliştirme çalışması yapıp yapamayacağımız, bu konudaki yetkinliğimiz ve en önemlisi ne kadar sürede gerçekleştirebileceğimiz konuları konuşuldu ve 2-3 gün içinde proje sunmamız istendi. Yıllardır, ülkemizde görülen kuş gribi (https://www.cumhuriyet.com.tr/haber/bilim-insanlari-asi-konusunda-hemfikir-179086) aşısı üretilebileceği, domuz gribinin (https://www.ntv.com.tr/saglik/domuz-gribi-guc-kaybediyor,dOXPm61qukqXutSjRHtw0Q) öldürücülüğünün azaldığı, aşı üretiminde Üniversite-Kamu Sanayi işbirliğinin (https://dergipark.org.tr/tr/pub/eurasianjvetsci/issue/24820/262182) önemi, bu konularda hazırlıklı olmalıyız, diye sunumlar yapan (https://bezmialem.edu.tr/tr/Sayfalar/HaberDetay/1601/universitemizde-asi-sempozyumu-gerceklesti;https://sayader.global/wp-content/uploads/2019/11/A%C5%9F%C4%B1-%C3%9Cretim-Teknolojileri-ve-Yerli-A%C5%9F%C4%B1-%C3%9Cretimi-Prof.-Dr.-Osman-Ergani%C5%9F.pdf ) basına bilgiler sunan bir insan olarak Ankara’ya gitmeden zihnimde ekipleri oluşturmuştum. Çünkü Üniversitemizde bazı virüs/bakterilerin çalışılabileceği Biyogüvenlikli (BSL-3/ BSL-4) laboratuvar alt yapısı yoktu. Zor şartlarda ülkenin alt yapı ve insan kaynaklarını bir ekip halinde nasıl organize edebiliriz, hangi aşamalarda kimlerle çalışabiliriz ve hangi kurumlardan yardım alabiliriz gibi konuları sürekli beni meşgul ediyordu. Pendik VKE müdiresi Dr. Fahriye SARAÇ hanım ve İstanbul Cerrahpaşa Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Mustafa HASÖKSÜZ bey ile görüşerek projemizi sunduk ve çalışmalara başladık. TÜBİTAK COVID-19 platformu adı altında (https://www.youtube.com/watch?v=TY21w6aVfU8 ; https://www.youtube.com/watch?v=ZQQUSHLIWcE) farklı zamanlarda sık sık sanal ortamda toplanarak aşı ve ilaç konularında çalışan ekipler oluşturma imkanları görüşülerek yeni iş birliklerinin de gelişmesine katkılar sağlandı.

Pandeminin dünyada kapanmalara sebep olması, tüm tedarik yollarını kısıtlamasına rağmen eldeki imkanlarla başlanan çalışmalar TÜBİTAK-MAM çalışanlarının bir çok yerden ihtiyacımız olan malzemeleri temin etmek için gayretleri, ekibimizdeki araştırmacıların gece gündüz gayretleri ile verdiğimiz sözden geri kalmayarak Eylül 2020 ‘de preklinik çalışmalar için yeterli olabilecek temel verileri tamamladık. Bir çok kurumdan bilim insanlarının (TÜBİTAK MAM, IBG-İzmir, Kobay A.Ş. Ankara, Bilkent /ODTU, Sakarya Ü, ITU, ) desteği ve işbirliği ile Preklinik Çalışma Dosyamızı hazırladık ve Sağlık Bakanlığı Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumuna (TİTCK) başvurduk. Her aşamada, Sanayi Bakanı Sayın Mustafa VARANK’ın ve TÜBİTAK Başkanı Hasan MANDAL hocamızın desteğini gördük (https://www.trthaber.com/haber/gundem/bakan-varank-yerli-asi-daha-az-zararli-ya-da-insana-hic-zarar-vermeyecek-580809https://www.ntv.com.tr/turkiye/bakan-varank-virus-asisinda-son-asamaya-gelindi,wg_fIVoTYEuiAmMAmV1Ygwhttps://twitter.com/profhasanmandal/status/1299420562104758273). Sağlık Bakanı Sayın Dr Fahrettin KOCA’nın başkanlığındaki heyet ile COVID-19 aşısı geliştirme üzerine çalışan ekip sorumluları Sağlık Bakanlığında yapılan 3 farklı (Ekim, Aralık 2020 ve Ocak 2021) toplantıda gelişmeler hakkında bilgiler sunuldu. Yapılması gerekenler görüşüldü. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Sayın Fuat OKTAY bey, aşı ekiplerinden bilgiler aldı (https://tr.sputniknews.com/20210420/cumhurbaskani-yardimcisi-oktay-bir-asinin-daha-faz-1-asamasina-baslanacagi-haberini-aldik-1044313218.html).

Diğer taraftan VETAL A.Ş.,’nin Sağlık Bakanlığından GMP sertifikasyonu için TİTCK’ya başvurabilmesi ayrı bir eğitim ve hazırlık süreci başlattı. Nihayet 10 Aralık 2020 de şartlı izin verildi ve GMP üretimi için çalışmalara başlandı. Vetal A.Ş. deki TİTCK tarafından GMP sertifikalı üretim bölümünde ilk seri aşımız 13 Ocak 2022’de hazırlandı. Değişik kalite kontrol aşamaları, Araştırma Protokolü (MonitorCRO, ClinicalTrial.gov, NTC 04866069) ) ve etik kurul izinleri tamamlandıktan sonra Nisan 2021 de Ankara Şehir Hastanesinde 50 gönüllü ile Klinik (Faz-1) Araştırmalarına başlandı. Faz-1 araştırması, her gönüllü aşılamasından sonraki veriler, Bağımsız, Veri İzleme (BVİ) Komitesin tarafından değerlendirilerek sürdürüldü. Tüm katılan gönüllülerin tüm sağlık verilerine göre oldukça güvenli bulunan aşımızda 35 günlük hücresel bağışıklık verileri oldukça yüksek bulundu. Sağlık Bakanlığı Referans Laboratuvarında ölçülen antikor titre verileri beklenen titrelerden düşük bulunması üzerine devam eden çalışmanın, SARS-CoV-2 virusunun Delta variyantından hazırlanarak sürdürülmesine karar verildi. Tekrar virüs üretimi, kontrolleri sonrasında pandeminin seyrinin hız kesmesi, Dünya’da ve ülkemizde hastalığın önemsizleşmesi ve bittiği kanaatinin oluşması çalışmaların yavaşlamasına ve nihayet durmasına /sonlandırılmasına karar verilmesine zemin hazırladı.

Pandemi sürecinde mevcut alt yapı ve imkanlarla aşı (ne kadar korur ?, koruma gücü % kaç olur? ) geliştirilebilir ama ticari üretimi için hazırlık yapılmalı konularında çırpınmalarımıza karşı sorumlu kamu kurumlarının “ Biz denetleyici kurumuz, bize başvuran kuruluşa/firmaya denetleme yapar uygun görürsek izin veririz” özel sektörün “ klinik araştırma aşamasında fabrikamın bir bölümünü, birçok personelini vs bu aşı için kapatacağım buradan kısa sürede kazanamayacağım ve Faz-2, Faz 3 nasıl olacak? Klinik çalışma masraflarını kim karşılayacak” ve nihayet Faz 4 üretim aşamalarında -dünyada cam şişenin tedariğinde bile yaşanan sıkıntılar- milyonlarca doz aşı sarflarını nasıl finanse edileceği, kamunun alıp almayacağı, hastalığın sürüp sürmeyeceği gibi konulardaki önünü görememesi, Ar-Ge desteklerindeki iki başlılık ve görünmez rekabet bilim insanı araştırmacıların mücadele azmini olumsuz etkilese de, şunu yapmazdım diyeceğim bir durum yoktur. Bizleri yüreklendiren çalışmalarımıza maddi manevi destek olan kurumlara, siyasilere ve bürokratlara ekibim adına teşekkür ederim. Benzeri durumda bana görev düşerse her şartta çalışırım.

Pandemi bitti mi?

Her salgın hastalık bir şekilde biter. Ne kadar hazırlıklı olursanız o kadar az zararla karşılaşırsınız. SARS-CoV-2 virusunun yaklaşık 6 aylık süreçlerde belirgin mutasyonlar sergileyerek yeni ana varyantları oluşturması, SARS-CoV-2 /WUHAN suşunun S proteini hedefleyen mRNA temelli veya protein temelli aşılarının mevcut Omicron varyantlarına karşı korumalarının hala yüksek olduğuna yönelik yayınların yapılması oldukça düşündürücüdür. Hastalık halen birçok ülkede (özellikle Güney yarım kürede) önemli kayıplar verdiği gibi giderek bizde de artmaktadır. Bu sebeple koruyucu önlemler (kapalı alanlarda maske mesafe, hijyen) (https://www.who.int/emergencies/diseases/novel-coronavirus-2019/media-resources/science-in-5/omicron-sub-variant-risk) sürdürülmelidir.

SARS-CoV-2 virüsünün Laboratuvarda hazırlandığı iddiası var. Buna katılır mısınız?

Salgınlarda bu konular her zaman konuşulur. Bunda moleküler mikrobiyolojinin geldiği bilimsel gelişmenin de önemli katkısı vardır. Bu teknikler insanlığın lehine kullanılabildiği gibi, kötü düşünceli insanların/kurumların elinde aleyhine de kullanılabilir. Bu modifikasyonları ortaya koymak oldukça zordur ama imkansız değildir. Bizim çalışma alanımız insan ve hayvan sağlığını korumak için aşı vb. biyolojik ürünler geliştirmektir. Dünya’da olabilecek her türlü risklere ve ülkemize sınır ötelerinden bulaşabilecek potansiyel salgınlara hazırlıklı olabilecek alt yapıları ve insan kaynaklarını yetiştirmek, gerekirse dünyayı takip ederek bunlara karşı aşıları/ilaçları hazırlamaktır. Gerisi bizi fazla ilgilendirmiyor.

Maymun çiçeği virüs hastalığı (MÇVH) hakkında ne düşünüyorsunuz? MÇVH ve muhtemel yeni salgınlara ne kadar hazırlıklıyız?

MÇVH için DSÖ küresel acil durum ilan ettiğini biliyoruz. 2019 yılında bir firmanın EMA’dan insan çiçek (Ankara suşu) virüs aşısı (https://www.ema.europa.eu/en/medicines/human/EPAR/imvanex) için ruhsat aldığı görünce oldukça şaşırmış, 1979 yılından Dünya’dan eradike edilmiş insan çiçek hastalığı aşısı için bir firma niçin önemli masraflar yaparak klinik araştırma yapar diye kendime sormuştum. 2022 yılında Maymun çiçek virüsü hastalığı haberleri çıkınca, Dünya’yı yeterli takip edemediğim kanaati oluştu!. MÇVH’nın ülkemiz için çok önemli olmadığı kanısındayım. Ama tedbir gerekir. İnsanlarımızın bilgilendirilmesi gerekir.

Pandemi sürecinde dünyada çalışılan aşı platformlarının hemen hemen tümünün ülkemizdeki Ar-Ge ekiplerince de çalışılmış olması, bilimsel olarak geri olmadığımızın göstergesidir. Ancak insan aşıları için kurulu ve GMP sertifikalı üretim firmasının / tesisinin olmaması üzücüdür. Bu yüzden aşı üretim tesisinin, Ar-Ge ürünün üretilebilmesi için önemli olduğu kadar ülke ihtiyacını karşılayabilecek kapasitelerde olmasını da gereklidir. Türkiye Aşı Bilim Alt Yapısının pandemi sürecinde birçok akademisyenin ve bürokratın inancının aksine hiç de küçümsenmeyecek durumda olduğu anlaşılmıştır. Bu süreçte birçok genç araştırmacı yetişmiştir. Ancak gençlerin bir kısmı yeterli desteği ve ilgiyi görmediğinde yabancı firmalara kaptırılmaktadır. TÜBİTAK başkanlığı bu araştırma alt yapısının ve yeni insan kaynaklarının sürdürülebilir olabilmesi için 1004 projeleri çağrısına çıkmıştır. Birçok ekip projelerini hazırlamış ve TÜBİTAK’a başvurmuşlardır.

Hayvan hastalıkları yönünden baktığımızda eskiden Afrika, Yemen veya Uzak Doğu da görülen bir çok hastalık (LSD, BEF, Mavidil, Rift Valley Fever; Batı Nil Virusu, vb) artık kuzey Avrupa’da bile görülür hale gelmiştir.

Selçuk Üniversitesi Prof Dr Osman ERGANİŞ Aşı Geliştirme Araştırma ve Uygulama Merkezi yöneticiliğinizin yanı sıra ülkenin hayvancılığı için önemli bir kuruluşuna da yıllardır teknik danışmanlık yapıyorsunuz. Bize biraz da burada yapılan çalışmalarınız hakkında bilgi verir misiniz?

Akademik çalışmalarda gençlerin doğru yönlendirilmeleri ülkemizin geleceği açısından oldukça önemlidir. Asistanlığım döneminde Doktora hocamın (Sayın Prof Dr Ersin İSTANBULLUOĞLU) Tarım Bakanlığı Koruma ve Kontrol Genel Müdürü (Eski Veteriner İşleri Genel Müdürlüğü) olması, beni aşı geliştirme konusuna yönlendirdi. Bu konularda araştırma yapmanın ülke hayvancılığına daha iyi hizmet yolu olduğundan hareketle, araştırma projelerimi değişik enfeksiyonlara karşı hayvanlar (tavuk, sığır, koyun, at) için ülkenin ihtiyacı olacak aşılar geliştirmeye yönelik olarak hazırladım ve çalıştım. VETAL Veteriner Aşıları Üretim şirketinin 2001 yılında birlikte çalışma talebi üzerine Üniversite Yönetim Kurulunun izni ile birçok konudaki aşı bilgileri burada ürüne dönüşmeye başladı. VETAL. A.Ş. de Ar-Ge’den ürüne hatta etiketine kadar 17 aşının ruhsatlandırılmasında görev yaptım. Örneğin Konjuktival Brusellozis aşılarına 2004 yılında başladık ve (İspanya’dan sonra) ülkemizde 6 yıl çalışarak 2010 yılında biz ürettik. Tarım Bakanlığı 2012 yılında Konjuktival Brusellosis Aşısı ile Eradikasyon Planını başlattı (Brusellanın Konjuktival Aşı ile Kontrol ve Eradikasyonu Genelgesi (2012/03 sayı). Firmada 2001 yılında 15 kişi çalışırken, günümüzde Dünya’da GMP sertifikalı oldukça modern bir firma olarak 200 den fazla çalışanı ile 40’tan fazla ruhsatlı hayvan aşısı üretmektedir. Ondört ülkeye de ihracat yapmaktadır.

Dünyada Gıda Arzı ve Güvenliği konusunda ne düşünüyorsunuz?

Veteriner hekimliğin temel görevleri sağlıklı hayvan yetiştiriciliği olduğundan doğrudan Gıda arzı ve güvenliği ile ilgilidir. Fakülteden mezun olduğumuzdaki dönemlerde Anadolu’daki köylerde her evde sığır, at, koyun ve/veya tavuk yetiştirilirken günümüzde hayvancılık büyük işletmelere dönüşmüştür. Sanayileşmeye ve özellikle Doğu Anadolu bölgemizde terör bağlı olarak ve kırsaldan şehirlere göçlerin teşvik edilmesi insanlarımızın tarım ve hayvancılıktan uzaklaşmasına sebep olmuştur. Ekilebilir arazilerin küçülmesi ve hayvancılığın kapalı ortamlarda (yerli/ithal) yem hammaddeleri satın alınarak yapılır olması, hatta besi hayvanlarının yurt dışı kaynaklardan temin edilmesi, hayvansal ürünlerin üretimini (arzını) olumsuz etkilemiştir. Bazı ülkeler, 1980-1990’lı yıllarda eradike etmek istedikleri (IBR, BVD, vb) hastalıklardan dolayı oldukça ucuz fiyatlarla hayvanlarını satmışlar birçok firma bu hayvanları ithal ederek ülkemize getirmişler, bu hastalıkların ülkemizde yayılmasına yol açmışlardır. Zoonoz olan birçok hayvan hastalığın ülkemize bulaşmasının önlenmesi için hayvan ithalatında dikkatli olunmasını zorunlu kılmaktadır. Türkiye gibi ülkelerin hayvan ithalatı yapması yabancı üreticileri destekleme olacağından yerli üreticiler desteklenmelidir.

Tarım arazilerinin yerleşime açılması, ülkede çiftçi desteklemelerin yetersizlikleri sebebiyle birçok arazinin ekilmemesine yol açmaktadır. Bunlara karşın Sudan, Venezuela gibi ülkelerde tarımsal yatırımların yapılması, ithal edilerek yabancı üreticilerin desteklenmesi anlaşılamamaktadır. COVID-19 pandemisi sürecinde ve özellikle de Rusya-Ukrayna savaşı sırasındaki gıda arzı güvenliği göstermiştir ki; üretmeyenler üretenlere muhtaç olurlar. Ekonomik gücü olsa bile temin edemeyebilirler. Bu sebeplerle, sadece gıda konusunda değil tüm sektörler bazında güzel ülkemizde kimselere muhtaç olmadan yaşamak ümidiyle…

Avatar photo

Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi Veteriner Fakültesi Öğretim Üyesi. Derneğimizin bilim komisyonu ve Doğanın Sesi dergisi hakem kurulu üyesidir.

Yorum yaz

Covid-19 ve Maymun Çiçeği Virus Hastalığı Aşılar ve Güncel Gelişmelere Dair Röportaj (2 Yorum)

  1. Ülkemizde bilimi ön plana çıkarmak için alt yapımızı hızla geliştirmeliyiz bence bilim insanı sıkıntımız yok alt yapı sorunumuz var ve Veteriner Hekimin kim olduğunu ve neler yapabildiğini bütün vatandaşlarımız bilmeli teşekkürler Bağnur hocam

  2. İnsanlar doğanı bir parçası olduklarını unutmadan yaşamaya devam ederlerse .
    Toprağa taşa ağaca tüm canlılara ortak yaşamaya çalişilirsa dünya sürdürürler bir hal alir