TERIAS PROJESİ KAPSAMINDA MERSİN’DE İSTİLACI YABANCI TÜRLERİN GİRİŞ YOLLARI, ÖNCELİKLENDİRİLMESİ VE YÖNETİMİ/YÖNETİŞİMİ KONUSUNDA DÜZENLENEN EĞİTİME KATILIM SAĞLADIK

/ 31 Ocak 2022 / / yorumsuz
TERIAS PROJESİ KAPSAMINDA MERSİN’DE İSTİLACI YABANCI TÜRLERİN GİRİŞ YOLLARI, ÖNCELİKLENDİRİLMESİ VE YÖNETİMİ/YÖNETİŞİMİ KONUSUNDA DÜZENLENEN EĞİTİME KATILIM SAĞLADIK

Türkiye ve AB arasındaki Katılım Öncesi Mali Yardım programı (IPA II) çerçevesinde Tarım ve Orman Bakanlığı Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü tarafından yürütülen “Türkiye’deki Karasal Ortamlarda ve İç Sularda İstilacı Yabancı Türlerin Oluşturduğu Tehditlerin Değerlendirilmesi (TERIAS)” projesi kapsamında, 25 – 26 Ocak 2022 tarihlerinde, Mersin’de düzenlenen “İstilacı Yabancı Türlerin Giriş Yolları, Önceliklendirilmesi Ve Yönetimi/Yönetişimi” konusunda düzenlenen eğitime Derneğimizi temsilen Gençlik Komisyonu Başkan Yardımcısı Rumeysa TOPER katılım sağlamış olup, açıklamaları aşağıda yer almaktadır.

İstilacı yabancı türlerin üç aşamadan oluşan bir süreçleri söz konusu. İlk olarak bir türün kendi doğal dağılım alanı dışında bir alana, doğal veya yapay bir şekilde gelmesi ile o türe yabancı tür denmektedir. Gelen bu yabancı türün geldiği alanda “popülasyon oluşturma”sı onun istilacı bir tür olabileceğini gösteren önemli özelliklerdendir. Popülasyon oluşturan bu tür habitata yayılarak, ekosistemin yapısını değiştirerek, ekonomik kayıplara sebep olarak istilacı olma özelliğini ortaya sermektedir. Yabancı bir türe istilacı demek tüm bu süreçleri kapsamaktadır.

İstilacı yabancı türlerle mücadele eden diğer ülkelerin yaklaşım metoduna baktığımızda: Öncelikle problemi tanımlamak önemlidir. Ardından bu probleme karşı risk analizi yapılır. Bu noktada modelleme ve risk değerlendirme çalışmaları yapılmaktadır. Beşeri ya da doğal giriş kanallarının, vektörlerin risk analizi yapılır. Risk analizlerinin ardından edinilen öngörüler doğrultusunda türün girişinin engellenmesi, eradikasyon ve restorasyon çözümlerine başvurulur. Tüm bu çalışmaların sonucunda yönetim planı oluşturulur. Yani erken eyleme geçmek önem arz etmektedir.

Türkiye coğrafi konumu itibariyle sahip olduğu bazı özellikler bakımından, örneğin kuşların göç yolları üzerinde olması gibi, istilacı yabancı türlerin girişine oldukça elverişli bir yerdir. İstilacı yabancı türlerle mücadele etme stratejileri geliştirirken önemli olan bir bakış açısı da habitat korumadır. Yani yerel türlerin ve bu türlerin habitatlarını istilacı yabancı türlere karşı korumak, destelemek yine istilacı yabancı türlerle mücadele etmek için edinilmesi gereken bir yaklaşımdır. Çünkü Türkiye biyoçeşitlilik bakımından zengin ve önemli bir yerdir.

Konu kapsamında etkin olan ve ülkemizin de tabi olduğu önemli sözleşmelerden biri CITES sözleşmesidir. CITES (Yabani Hayvan ve Bitki Türlerinin Uluslararası Ticaretine Dair Sözleşme), yabani hayvan ve bitki türlerinin canlı ve ölü örnekleri ile bunların kolayca tanınabilen parçaları ile türevlerinin sözleşmeye taraf ülkeler arasındaki ithalatını, ihracatını, reeksportunu ve denizden girişini kısacası uluslararası ticaretini; temeli izin ve belgelere dayanan ve ancak sözleşmede belirtilen bazı şartların yerine getirilmesi halinde bu izin ve belgelerin verilmesini öngören uluslararası bir düzenlemedir. Sözleşme kapsamında yabani bitki ve hayvan türlerinin ticaretinin bu türlerin yaşamlarını tehlikeye atmaması amaçlanmaktadır.

CITES Uygulama Yönetmeliği’ne göre CITES belgelerinde yer alan türler için izin ve belgelerin düzenlenmesi konusunda yönetim mercileri; Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü, Orman Genel Müdürlüğü, Balıkçılık ve Su Ürünleri Genel Müdürlüğü, Bitkisel Üretim Genel Müdürlüğüdür. Bilimsel mercii ise TÜBİTAK olarak belirlenmiştir.

 

Yorum yaz